Merhaba sevgili okur,
Uzmanlar insan gelişimi ve iletişimi açısından en hassas dönemin,
üçüncü trimester yani anne karnında başlayıp çocukluk yılları boyunca devam ettiğini söylüyor.
Yapılan araştırmalar bu dönemde kurulan sağlıklı bir iletişimin, çocuğun zihinsel ve ruhsal yönden tüm hayatını etkilediğini ortaya koyuyor.
Alfa kuşağı yani 2010 yılından doğan çocukların çok farklı olduğu konusunda hem fikiriz sanırım.
Ebeveynlerden “Biz böyle değildik” ifadesini sık sık duyuyoruz.
Konuşsak olmuyor, bağırsak olmuyor…
Ee ne yapalım o zaman?
Anne baba olarak bizimde yanılgılarımız olabiliyor.
Kısa vadede problemi çözmek için kullanılan yöntemler uzun vadede zarar verici olabiliyor.
İletişim kurarken çocuklar üzerinde gözlemlediğim işe yaramayan 3 yöntem olduğunu düşünüyorum.
Bunlardan birincisi TEHDİT.
Çocuklar tehdit karşısında kendini ispatlama çabasına girebilir,
hatta o eylemi ısrarla gerçekleştirmeye devam eder.
Yanlış ebeveyn tutumları arasında yer alan tehdit, çocuklarda ciddi iletişim sorununa neden olabilir.
İkincisi ise VAAT.
Vaat vererek başta teşvik ediyor gibi görünsekte, güven problemi oluşmasına neden olabiliriz.
“Yemeğini bitirirsen, parka götürürüm.”
Yemek yeme eylemi ile parka gitmek eylemi birbirinden bağımsız gibi görünse de,
çocuk zorunluluk hissettiği için strese girebilir.
Bunun yerine “Yemeğini bitirince parka gidebiliriz” ifadesi daha teşvik edicidir.
Üçüncüsü ise ÖVGÜ.
Çocuk beğeni almak, takdir edilmek için dışa bağımlı hale gelebilir.
Aile içinde sürekli övgü alan pohpohlanan çocuk, farklı bir ortama girdiğinde iletişim sorunu yaşayabilir.
İletişim kuramayan ve bastırılan çocuklarda parmak emme, tırnak yeme, altına kaçırma, yalan söyleme, inatçılık, saldırganlık, kekemelik gibi davranış ve uyum problemleri görülebilir.
Çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun, karşınızda bir yetişkin varmış gibi iletişim kurun.
Her zaman ve her olayda sakin kalmakta fayda var.
Unutmayalım ki çocuklarımız ailenin mozaik taşlarından biri.
