1 Eylül itibari ile yaklaşık 3 yıllık aranın ardından tekrardan mesleğime ve köşeme Demokrat Kocaeli Gazetesi’nde dönüş yaptığım için mutluyum. Yeni dönemde Kocaelispor başta olmak üzere kent sporu ile ilgili gelişmeleri siz değerli okuyuculara doğru ve hızlı bir şekilde aktarmaya çalışacağım. Bana ayrılan bu köşeden de yine sizlerle gündeme ilişkin görüşlerimi ve sizin görüşlerinizi paylaşmaya gayret edeceğim. Her türlü soru, fikir ve görüşlerinizi benimle paylaşabilir, yorumlarla ifade edebilirsiniz. Şimdiden destek, yorum ve önerileriniz için teşekkür ediyorum…
Gelelim asıl konumuza;
Kocaelispor’un bu hafta ki rakibi Ankara’nın şu an da belki de en iyi ve sistematik yönetilen ekibi Keçiörengücü olacak. Yıllardır belli bir seviyenin altına düşmeyen Keçiörengücü, oluşturduğu yapı itibari ile dinamik, ısıran ve savunması ile öne çıkan bir ekip. Ligde şu ana kadar da iyi işlere imza atıp iyi sonuçlar elde ettiler. Çok ters bir takım. Kocaelispor’un belki de Eyüpspor’dan sonraki en zorlanabileceği rakiplerden biri. Peki, böyle bir rakibe karşı Kocaelispor’un ekstra ne yapması gerekir? Ekstra yapması gereken; takımın teknikten daha çok mental olarak güçlü olması, kendine inanması, istemesi ve bu konsantrasyonunu sahaya yansıtabilmesi…
Kocaelispor, hem futbolcu kalitesi hem camiasının büyüklüğü ile Keçiörengücü’nün çok çok üzerinde bir kulüp. İç sahada oynuyor olmamız büyük avantaj. Üst üste alınan galibiyetlerle oluşan pozitif havanın yanı sıra müsabakanın 19.00’da değil de 16.00’da oynanacak olmasının da stadyumdaki seyirci sayısına pozitif anlamda büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum. Seyircinin yoğun desteği ile Kocaelispor’un bu maçta eli çok güçlü olacaktır. Büyük bir aksilik, sakatlık veya talihsizlik olmaz ise her ne kadar zor gibi gözükse de temsilcimizin bu maçı da kazanacağına dair inancım tam. Tabi ki üst üste alınan galibiyetlere rağmen hala eksikliklerimiz yok mu? Tabi ki eksikliklerimiz var. Şanlıurfa maçında bunu çok hissetmesek de özellikle Bolu ve Altay maçlarının son bölümünde ecel terleri döktüğümüzü unutmamak gerekir. İşte tam burada da tüm iş Ertuğrul hocaya düşüyor…
Hepimizin malumu; yeni sezon öncesi kadroda çok önemli değişikliklere gidildi ve kadronun büyük bölümünü yenilendi. Transferde o kadar çok hareketli ve uzun bir dönem geçirdik ki, sezonun ilk haftasında oynadığımız Eyüpspor maçı ile geçtiğimiz hafta sonu oynadığımız Şanlıurfaspor maçında sahaya çıkan kadro arasında dağlar kadar fark var. Nitekim transfer sayısının çok ve sürecinin uzun olmasının sancısını ilk iki maçta fazlasıyla çektik. Hala daha takımın oyun olarak tam oturduğunu söyleyemeyiz. Amaral, Candeıas, Tanque gibi bu ligin üzerinde oyunculara sahibiz ve daha 1.Lig’in en değerli oyuncusu Giorgi Beridze gibi bir isim bu takıma monte edilecek. Kaliteli ve hızla birbirine adapte olan oyuncu grubunun ilerleyen haftalarda Ertuğrul Sağlam’ın elinde çok daha agresif ve oyunu domino eden bir ekip hüviyetine bürüneceğini düşünüyorum, buna inanmak istiyorum. Burada tüm ihale artık Ertuğrul hocada. Elinde kendi isteği ile oluşturulan kaliteli bir malzeme var. Üst üste alınan galibiyetlerle üzerindeki ölü toprağını atan bir kent var. İstenilen hava yakalandı. Bu malzemeyi işleyip sanat eserine çevirmek yine tamamen onun elinde. Elbette elinde sihirli değnek yok ama bir hedefimiz varsa, bu tarz maçları ne olursa olsun kazanmamız gerektiğinin de farkında olmamız ve ona göre sahaya adım atmamız gerekiyor.
