Gebze’de Petrol-İş üyesi petro-kimya işçileri zamların geri alınması, ücretlerin artırılması, vergide adaletin sağlanması ve kıdem tazminatına dokunulmaması için fabrikalarda eylemler düzenliyor. Petrol-İş Gebze Şubesinde örgütlü işçiler fabrikalarında yaptıkları eylemlerde “Kıdem hakkımız engellenemez”, “İşçiler açken patronlara huzur yok”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” ve “Kıdem hakkımız gasbedilemez” sloganlarını attı. 4 Ekim Çarşamba günü Gebze Sendikalar Birliğinin çağrısıyla Gebze Kent Meydanı’nda yapılacak basın açıklamasına da çağrı yapılan fabrikalarda okunan basın açıklaması ise şu şekilde:
SESİMİZİ DAHA FAZLA YÜKSELTMEZSEK ELİMİZDEKİ SON HAKLARDAN DA OLACAĞIZ”Ülkemizin en önemli işçi havzalarında gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz. Alın terimizle kazanıyor, daha iyi bir gelecek ve insanca bir yaşam için sendikal mücadelemizi sürdürüyoruz. Yıllardır emekçilerin hakları bir bir tırpanlanırken, bu işçi düşmanı politikaların ekonomiyi çıkmaza sürükleyeceğini hep söyledik. Sesimizi yükselttik, tepkimizi ortaya koyduk… İşçinin emeğine, ekmeğine göz dikenler şimdi başka bahanelerle işçiden fedakârlık bekliyorlar. İşyerlerinde, fabrikalarda sesimizi daha fazla yükseltmezsek elimizdeki son haklardan da olacağız. Salgın dediler, risklere rağmen çalıştık, ama hem gelirimizden hem sağlığımızdan olduk. Savaş dediler, enerji fiyat krizi ve hammadde tedarik sorunlarının faturasını işyerlerinde bize çıkarmaya çalıştılar.
HER AY PAHALILIK DAHA DA ARTIYORBugün ise bir başka fatura çıkarmak istiyorlar. Ekonomide TL’nin değersizleşmesi ve beraberinde hızlı fiyat artışları, en başta biz emekçilerin belini büktü. Yeni rekorlar kıran enflasyon, işçinin ücretlerini reel olarak düşürdü, alım gücümüzü azalttı. Açlık ve yoksulluk sınırının altındaki ücretlerimizle ayın sonunu nasıl getireceğimizi düşünür olduk… Üstelik her ay pahalılık daha da artıyor. Cebimizdeki para aydan aya değer kaybediyor. Gerçeği yansıtmayan TÜİK fiyat istatistikleri, işçiden alıp sermayeye aktarmanın bir aracı haline geldi. Son iki yılda, yoksullaştık, elimizde avucumuzda kalanı da kaybettik. Eve götüreceğimiz ekmeği hesap ediyoruz… Gıda enflasyonu aldı başını gitti. Mutfaktaki yangın her geçen gün yayılıyor. Buna karşılık holdingler, şirketler bu dönemde kâr rekorları kırıyor. Bizim gelirimiz azalırken, şirketlerin kasaları doluyor.
ÜCRETLERİMİZ KUŞA DÖNÜYORAynı dönemde ekonomi büyürken, emeğin büyümeden aldığı pay düşüyor. Son 4 yılda emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 38’den yüzde 25’e düşerken, sermayenin aldığı pay yüzde 44’ten yüzde 57’ye çıktı. Bu yıl birinci çeyrekten ikinci çeyreğe emeğin payı ise 3,5 puan azalırken, sermayenin payı 3,8 puan arttı. Ekonomide çarklar, işçiden alıp sermayeye vermek için dönüyor… Bu çarklar artık, işçinin lehine dönmelidir. Tüm değerleri üreten bizleriz… Ürettiğimiz değerden payımızı istiyoruz. Adil bölüşüm talep ediyoruz! Yüksek enflasyon karşısında ücretlerimizdeki reel kayıp yetmezmiş gibi, artan vergi kesintileriyle ücretlerimiz kuşa dönüyor. Gelir vergisi dilimlerindeki adaletsizlik belimizi büküyor. Ülkemizde toplanan vergilerin yükünü, kârına kâr katan işverenler değil işçiler çekiyorsa, bu bozuk vergi sistemi derhal değiştirilmeli ve daha adil hale getirilmelidir.
HÜKÜMET İŞÇİYİ YOK SAYIYOREmekçilerin bunca sorunu varken Eylül başında açıklanan Orta Vadeli PROGRAM’DA (OVP) işçi düşmanı birçok düzenleme yer alıyor. Hükümet, sermayenin taleplerini emir sayıyor, nüfusun çoğunluğunu oluşturan işçiyi yok sayıyor. Orta Vadeli Program’da istihdamda esnekleşme hedefinin yanı sıra Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) kurulması öngörülüyor. Buna göre ikinci basamak emeklilik sistemi, işverenlerin de katkı koyduğu bir yeni fon ile oluşturulmak isteniyor. BES ile başlatılan süreç, TES ile sürdürülecek. Niyet bellidir… Sağlık hizmetinin piyasaya açılmasından sonra, sosyal güvenlik sistemi adım adım özelleştirilecek, emeklilik hakkı devletin yükümlülüğünden çıkarılıp bireysel birikim fonlarına devredilecek…
KIDEM TAZMİNATI HAKKIMIZ KIRMIZI ÇİZGİMİZDİRAncak asıl tehlike, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nde (TES) oluşturulacak fonun kıdem tazminatı ile ilişkilendirilmesidir. İşverenlerin bu fona katkı yapmasının öngörülmesi, söz konusu fonun kıdem tazminatı birikimlerimiz üzerinde oluşturulacağının işareti olmuştur. Nitekim, bizzat hükümet yetkililerinden geçen hafta kıdem tazminatı fonunun oluşturulması konusunun yeniden gündeme geleceği açıklanmıştır. İşverenlerin yarım asırlık rüyası kıdem tazminatı fonu, bu kez Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi paketi içinde sunulmaya çalışılacaktır. Bir kez daha uyarıyoruz: Kıdem tazminatı hakkımız kırmızı çizgimizdir. Zaten kayba uğradığımız bu hakkımızın daha fazla tırpanlanmasına, elimizden alınmasına izin vermeyiz! Kıdem tazminatımıza dokunulamaz, kayba uğrattığınız kıdem tazminatı hakkını geri istiyoruz. Tavan uygulamasına son verilerek, her koşulda işçilerin alabileceği yasal düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz.” (Evrensel)

By